8 Mayıs 2020 Cuma

Şiir: Lagrimilla


O şimdi duymaz, en göz alıcı çağında
sırtı ağaç gövdesinden öksüz

acının da bir miadı var
doğar, büyür ve yön değiştirir
sesin dalıp orman kuytularında
kendini rüzgârla değişmesi gibi

yorgundur her  mübadil

bu inançla , ağaran  gölgesini
gecenin karayemişiyle değişir

gözkapaklarında  köpürür sis
araladığında tüm vapur pencerelerinde
sabah  buğusu  ve gözler
kendine doğru iptal edilen
kaçıncı seferi  bekleyen

beklerken değiyor bu karayemişler
insanın çürüttüğü gece ve düş
toprağın henüz denemediği bir hünerdir
insandır,  yaşlandıkça esmerleşir
rengini çürüyen düşten  ve geceden alır da
ölüm bembeyaz bıçağıyla aniden
saplanınca
düşer  karayemiş dalından
düşer her  ten  ikindi güneşinin
üstünde soğuduğu mermer gibi
ağır
ve dağılır çukurunda aşkın
izbedir her avuç  içi  bu yüzden

izbedir aşk,  her akşam aynı avluda
içinden ışıklar saçılan humma

bir göğsün bir göğse yırtığından bakmasından
yoksulluğa evrilir aşk

hep bir sessizliğe borçlanır severken
ellerinin çalı çırpısı
yuvasını unutan güvercin dalgınlığı

çölü  olmayanın  göçü elbet denizedir
siste uyuyan adamı
uyandıran
rüzgâr  kimden yanadır
yelken bezini  su gözlü bir kadın dokumuşsa?

ölüm bir sağırlık
ölenin kendi ağıdını
dinlemesinden başka
kimsenin kimseyi duymadığı
safran bir  sağırlık

İçinde   hep aynı hazırlık
kapanmadı göğsü neyi  içinden çıkarsa?

meyvesini kurduna bağışladığı ağaç
en göz alıcı çağında

çekilip gölgesinden, sisten ve  geceden
O şimdi  yaslandığı her şeyden öksüz.

Hatice Nisan

 *Yokuş Yol'a dergisinde yayınlanmıştır.
*Lagrimilla, İspanyolcada  küçük gözyaşı anlamına gelir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder