Her şeyin
tanıma erdiğinde
büründüğü o
tokluktan muzdaribiz
kararların
üst üste yığıldığı yaz odalarından
bir sarmaşık
filizi gibi can atmak çoğalmaya
kuvvetle
sarmak ve sarsmak için
bir duvarın
tereddütünü
savruk olma
hakkımızı onaylıyor güz
İnsan kendi
bahçesini geç gözden geçirir
anısını
semirtir
hissesini
geçirir
omuzlarını,
sinesini geçirir
hüsranını,
hayretini geçirir
keşkesini
geçirir
sendeler
keşke
hışırdar
gövde, silkelenir
insan
ayrışır
inanç aksar
bir yarasa
zamanın kirecini yalar
dönemeçlerde
kendine ayna tutan vakit
peşimizdedir
düşüncenin
yoncasını biçerken direnen o diken
anlatır
yoksul bir taşınmayı
bahçesini
yanında götüremeyen
bir dal alır
kendine
gamze gibi
bükülür şimdiki zaman
sessizlik
taşar
kapanır
çukur
karşıdan
bakanın hafızasında
gözlerde
giden için kırgın bir şemsiye
açılmamakta
dirençli
sanki
hatıraya saygılı
solgun, ince
bir karanfil
ölüm ile
ayrılığın evinde
unutmak
ürkek oturur
pencereler
boşluğu şeffaf bir
güvence ile
böler
ne çok
yorulduk
ağzın
değirmenine aynı şarkıyı taşımaktan
kim
başlattıysa bu tekrarı durdursun
yoncalar
köklerine daha fazla su istiyor
dikenler
daha fazla kalkışma
sarmaşık
daha arzulu bir duvar
bir
taşınmadır veda, bir çağrıya dönüşür
bahçesini
yanında götüremeyen
bir dal
alsın kendine
sabah, sarı
kamçı, tüm perdeleri çırpıyor
nihayet
erken bir saat , gecikmeler salonunda beklenmiş
sarmaşık
ısrar olup giriyor kararların arasına
bulutlanıyor
tokluk
senin
aksadığın şarkı ile
onun
aksadığı güz
bir
sağanakta karşılaşıyor.
Hatice Nisan
Hatice Nisan
* Sadece Şiir dergisinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder